Asgari ücretle ya da devletin yaptığı yardım desteği ile yoksul ve dar gelirli bir ailenin geçinmesi, ayakta durması mümkün değil. Daha çok iş bulmak ve çocuklarını okutabilmek amacı ile kente göç eden ailelerin, ayrıldıkları köyleri ile ilişkilerini devam ettirdikleri bilinen bir gerçek. Bağından, bahçesinden, tarlasından gelir elde edenler olduğu gibi, az da olsa akrabalarının ve yakınlarının maddi desteğini alarak yaşayan aileler de var. İşsiz yetişkinler baba ocağında, bakıma muhtaç ana-babalar evlatlarının yanında kıt kanaat hayatlarını devam ettiriyor. Yardıma muhtaç yoksul ailelerin aç açıkta kalmamalarının nedeni eş, dost, akraba dayanışması. Milletimizin yarısı yoksul ve sefil yaşarken hanım bir bakan, “Türkiye’de yoksulluk diye bir şey yok” diyerek, devletin 2O milyon yoksul vatandaşa yardım ettiğini görmezden geliyor. Devlet,7 milyon 5OO bin yoksulun sağlık sigortasını ödüyor. Yoksulluk yoksa neden bu kadar yoksulun sağlık sigortası ödeniyor? Bir AKP milletvekili yoksul vatandaş için, “kuru ekmek yiyorsa, aç ve yoksul değildir” diyebiliyor. Bu söylemle iktidar, yoksul vatandaşı açıkça aşağılıyor.
Türkiye’de asgari ücretle çalışan 1O milyon insanımız var. Emeklilerin %6O’ı, çalışanların % 4O’ ı asgari ücretin altında maaş alıyor. 55 milyon seçmenin çoğu yoksul, dar gelirli, yardıma muhtaç, devletten yardım alıyor. Muhtaç vatandaş kendine yardım edene sarılır, ona biat eder, hak talep etmez, sormaz, sorgulamaz, verilene razı olur. AKP’nin iktidarda kalmasının sırlarından biri de bu. Devlet üretmiyor, yoksullaştırarak yönetiyor. Zenginden yana ol, yoksuldan oy al, bu ne yaman çelişki. Nüfusumuzun %5O’sinin milli gelirden aldığı pay, nüfusumuzun %1’nin milli gelirden aldığı pay kadar bile değil. Böyle gelir adaleti olur mu? Böyle ülke kalkınabilir mi? Kişi başına düşen milli gelirde dünyada 78. Sıradayız. 1998’de 18. Sıradaydık. Hazinesi tükenmiş, vatandaşının çoğu icralık olmuş, borç batağında olan bir ülkenin başta Libya, Tunus ve Sudan olmak üzere birçok ülkeye yardım etmesi nasıl izah edilebilir?
Üniversiteden mezun olmuş her 3 kişiden 1’i işsiz. Enflasyon %14. Gıda enflasyonu % 25-3O. “Geleceğe güvenle bakıyorum “ diyen vatandaşların sayısı %14. Halkımız, gelecekle ilgili olarak karamsar. Kredi kartı borcunu hiç ödeyemeyenlerin sayısı %18-19. Çiftçi borç batağında, icralık olmuş. Türkiye, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olması gerekirken ne yazık ki en yoksul ülkeler arasında. Sorunların üstü; yerli, milli, dini argümanlarla örtülmeye çalışılıyor. Bu ülkenin tamamına yakını yerlicidir, Atatürk milliyetçisidir, dindardır. Bu kutsal değerleri sorgulamak kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir. Almanya bizi kıskanırmış. Türkiye’nin, Balkan ve Avrupa ülkelerinin gerisinde olduğu bilindiği halde Almanya bizi neden kıskansın? Almanya’da asgari ücret 16OO Avro. Bizim asgari ücretimizin kat kat üstünde. Almanya ve diğer AB ülkeleri bizi neden kıskansın? “Her şey pahalı, pazardan istediğimizi alamıyoruz” diyen vatandaşa akşam pazarını tercih edin” diyen bir anlayışa ne demeli? Ucuz ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta bekleyen vatandaşlarımız varken, halk ekmek büfelerini artırmak için verilen önergelerin, İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi’nde AKP’li ve MHP’li üyeler tarafından ret edilmesi, nasıl izah edilebilir? 4 milyon genç işsiz, annesinin babasının eline bakıyor. İşsiz gençlerin %64’dü “ne iş olursa yaparım” diyor. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nde yapılan yolsuzlukların soruşturulmasına izin verilmemesi, muhtaç vatandaşlara yapılan yardımların usulsüz olduğuna hükmedilmesi düşündürücü değil midir? Askıda ekmek, askıda elektrik, askıda su, askıda doğal gaz borçlarına ait faturalar var. Biz bu kadar yoksulu olan bir ülke olmayı hak etmiyoruz.
Öneriler: 1- 2O21 yılı için asgari ücret bürüt 3577. 5O TL. Net 2825.9O TL. Hiç değilse asgari ücretten vergi alınmasın.
2- Türkiye’de geliri milyon ve milyar dolarla ifade edilen zenginlerimizden geliri oranında özel bir vergi alınırsa, ülkemizin acil çözüm bekleyen birçok probleminin çözümü için katkı verilmiş olur.
3- Ödeme garantisi verilen şirketlere olan boçlar bir süre ertelensin.
Abdullah Köksal
Em. Eğitim Uzmanı
Eski İlköğretim Müfettişi