İyi bir insan olmamız, sadece bizim olumlu davranışlarımızdan kaynaklanır ama kötü bir insan oluşumuz ise hep başka insanların yanlış tavırlarından veya çevresel faktörlerin olumsuzluklarından kaynaklandığını iddia ederiz. Dahası, çevremizdeki insanların bizi yanlış anlamalarından kaynaklı olarak, kötü birisi olarak kabul ettiklerini düşünmeye eğilimliyizdir. İnsanı kabaca kategorize edersek; 1) İnsanlar doğuştan iyidir! Bazen belli zamanlarda bir süreliğine kötü olabilirler! Bu iyi insanları, özel durumlar, çevrelerindeki olumsuzluklar, ailevi ilişkiler, politik koşullar, ekonomik zorluklar, gönül ilişkilerindeki açmazlar kötü olmaya zorlayabilir. 2) İnsanlar doğuştan kötüdür! Kötü insanları iyi görünmeye iten iyi insan rolü yapmasına neden olan ise korkuları, geleneklerin baskısı, kurallar, yasalar, mahalle baskıları ya da çıkar ilişkileri gibi nedenler olabilir.
İnsanın iyi veya kötü oluşunda bir sürü faktör sıralanabilir elbette. İnsanların kötü davranışlar sergilemelerine genlerin kalıtsal rolü var mıdır acaba? Doğuşumuzdan itibaren gelişen koşulların insanın yapısını belirlediğine inanmaya meyilliyiz. Acaba biz insanların genlerinden getirdiği davranış bozuklukları olamaz mı? Bütün canlı türlerinin genelinde bulunan kalıtsallık molekülü DNA’sı yaklaşık 3 milyar nüklotit baz çiftini barındırmasına rağmen bilimsel verilere göre bunların sadece %3’nün işlevsel olduğu geri kalan %97’sinin ise çöp olduğu belirtilmektedir. Kötü yanlarımız acaba DNA’mızın çöp kısmından gelen davranışlarımız mıdır? Kolaycılık belki genlerden kaynaklı kötü insan vasfını kabulümüz. Belki de iyi insan olabilmek için rollerimiz var kendi dünyalarımızda!
İnsan kötü olmak için gayret ediyor mudur sizce? Bir günde aklımızdan geçen düşünceleri açık yüreklilikle bir düşünün. Bu düşüncelerin büyük çoğunluğunun kötücül ve olumsuzluk içermekte olduğunu bilirsiniz. Bu olumsuz düşüncelerimiz bizleri kötücül olmaya itiyor belki? Bu konuda bir bilim insanı “ İnsan yetinmeyen, tatmin olamayan bir canlıdır. Bu onun ana kurgusunun temel taşlarından biridir. Karnı tok, güvende ve sağlıklı olduğunda, yerinde pek duramaz ve sıklıkla yeni arayışlara girer. Sorgulamaya yapılmamışı yapmanın yollarına kafa yormaya başlar. Riskler alır. Dener, yanılır tekrar dener ve elinde olmadan hem dünyayı hem de kendini adım adım değiştirir… İnsan, karnı doyduğu zaman sorun çıkartan tek canlıdır.” diyerek insan konusunda önemli saptamalarda bulunmaktadır. (Sinan CANAN- İnsanın Fabrika Ayarları III. Kitap s.14-21)
Ülkemizdeki ve Dünyamızdaki gelişmelere göz attığımızda insanın aslında kötücül bir canlı olduğuna inanmamız için binlerce kayıt olduğunu görmekteyiz. Yaşadığı ortamı, para, hırs, öfke için yok etmeyi göze alan başka bir canlı yok dünyamızda. Kendisinin salt dünyanın değil evrenin hakimi gibi düşünen başka canlı da yok dünyamızda. Başka canlıların yaşamını tehdit eden onları tarih sahnesinden silmek için düşüncesizce kimyasal, teknolojik verileri kullanan, denizleri, atmosferi, toprakları kirleten dahası yaşanmaz hale getiren ikinci bir canlı yok. İstemesek de kabul etmesek de insanlar olarak kötü canlılarız galiba. İyi insan rolünü yapmaktayız genelde, öbür dünya korkusuyla belki. İyi olmaya gayret ediyoruz ancak çabalarımız iyi insan olmamıza yetmiyor ne yazık.
Muzaffer NARMAN